Koronavirüs dünya genelinde tahribata yol açmakta. Kapitalizmin böylesine küresel bir sağlık krizine gerekli çözümü sunabilmesi mümkün değilken, sosyalizme ihtiyacımız olduğu apaçık ortada. Sağlık birimlerinin virüsün varlığını tespit etmede kullanmak için gerekli olan test kitlerine hala sahip olmadıklarını göz önünde bulundurduğumuzda, tespit edilmiş olan rakamın üstünde vaka sayısıyla karşılaşmak oldukça olası. Hastalık Kontrol Merkezi (CDC), hatalı test kitleri dağıtımıyla ilk gafını yapmış oldu. Amerika’da gelinen son durumda, CDC yapılan test sayısını raporlamayı reddediyorsa da test yapılma oranının; hükümetin ortaya koyduğu muazzam güçlüklerden dolayı oldukça düşük olduğunu biliyoruz. Salgın korkusu yaygınlaştıkça ırkçı, yabancı karşıtlığına işaret eden söylem ve saldırgan tutumlarda da bir diriliş hali gözlemlenmekte. Koronavirüsün yayılması, kapitalizmin hâlihazırda var olan tüm çelişkilerini gözler önüne sermesinin yanı sıra, sosyalizmin aciliyetini de vurgulamakta.
KAPİTALİZMDE KORONAVİRÜS
Durum sadece daha kötüye işaret ediyor. Biyolojik sebeplerden ziyade içinde bulunduğumuz sosyo-ekonomik şartlandırmalar, virüsün yayılmasını önlemeyi imkânsız hale getiriyor. Doktorlar, virüsün yayılmasını önlemek için hastalık halindeki insanların evlerinden çıkmamalarını salık veriyorlarsa da, işçi sınıfına mensup insanların evde kalmayı tercih edebilmek gibi bir lüksleri yok.
Donald Trump’ın geçtiğimiz günlerdeki, COVID-19 virüslü insanların ‘işe bile gitmesi’ gerektiği söyleminin aksine, CDC virüsü taşıyan insanların karantinaya alınması gerektiğini söylüyor. Bu durum kapitalist düzende, aklına estiği gibi işini bırakması halinde hayatını idame ettirmesi mümkün olmayacak olan işçi sınıfı için bir problem teşkil ediyor. NY Belediye Başkanı Bill de Blasio, kalabalık metrolardan kaçınmayı ya da evden çalışmayı önerdiyse de, çoğu insan toplu taşıma kullanmak durumunda. Hükümet yetkililerinin önerileri, onların çalışan işçi sınıfından ne denli kopuk olduklarının kanıtı niteliğinde. Amerikalıların %58’i banka hesaplarında bin dolardan daha azına sahip; yaklaşık yüzde 40’ı beklenmeyen 400 dolarlık bir masrafı ödeyemeyecek durumda. Dolayısıyla, evde oturmak ya da toplu taşıma araçlarından kaçınmak ne bir çözüm ne de bir seçenek olabilir.
SOSYALİZMDE KORONAVİRÜS
Bir sosyalist toplumda, salgını önlemek için verilecek tepkiler oldukça farklı olurdu. Böyle zamanlarda sabuna, dezenfektana ve yüzey temizleyicisi gibi temizlik kaynaklarına talep yüksek olur. Dünya çapında bu önemli temizlik kaynaklarına ulaşmakta kıtlık olduğunu görüyoruz. Kapitalizmde kârın amaçlanması, şirketlerin bu ürünlerin fiyatlarını ciddi derecede artırmasına neden olmakta. Örneğin, Washington Post Purell El Temizleyicisi’nin fiyatlarının sert bir şekilde yükseldiğini haberleştirdi. Kıtlık kapitalizmde daha fazla kâra yol açmakta.
Kapitalizm, dünyanın apayrı uçlarında işlemek için birbirine dayanan sanayiler içeren bir küreselleşmiş üretim sistemine yol açtı. Bu durum Çin’de bir fabrikada, bir Amerikalı müşteriye gidecek bir iPhone’u üreten bir işçinin sömürülmesini mümkün kılmakta. Böylece kurumlar dünyanın herhangi bir yerindeki ücretleri işçileri daha zayıf kılacak şekilde düşürür. Kapitalistler bu şekilde kâr ederlerken, COVID-19 gibi salgın hastalıklar bu sistemin zayıflığını vurgular. Tıpta kullanılan basit materyallerin büyük bir çoğunluğu Çin’den gelmekte. Sanayi, virüsün yol açtığı salgınlardan etkilendiği için üretim hatırı sayılır miktarda kesilmekte. Bu durum ABD gibi diğer ülkelerin hızlı tepki vermesini geciktirmekte.
Sosyalizmin temel bakış açısı ödeme becerisi yerine tüm kaynakları ihtiyaçlara göre düzenleyen ve demokratik bir şekilde işleyen planlanmış bir ekonomidir. İhtiyaçlar üretim araçlarının işçiler tarafından kontrolü ile demokratik bir şekilde, hem üreticilere hem de tüketicilere göre belirlenmiş. Böylece biz acil bir durumda ürünlerin üretimini hızlı bir şekilde arttırabilirdik.
EVDE KALINMASI…
Birisi hastalığa yakalanıp kendisini ve çevresini korumak için izne çıktığında işini kaybetmek, kirasını ödemek, evine yiyecek almak ve çocuklarının masraflarını karşılamak konusunda endişe duymamalıdır. Kapitalizmde konut ve sağlık hizmetleri gibi hizmetler alınıp satılan bir metaya indirgenmiş. Bu durum işçilere ciddi bir ultimatomdur: Hastayken çalış ve diğer çalışanları da hasta et yahut evinde kal ve işini kaybet!
Sosyalizmde üretimin makineleşmesi ve gereksiz iş kollarının yok olmasıyla -elveda reklam sektörü ve elveda sağlık sigortası sanayisi! – çalışmak için harcayacağımız saat sayısı hatırı sayılır miktarda azalacaktır. Sanatla ilgilenmek ya da arkadaşlarımızla ve ailemizle vakit geçirmek için büyük bir zamanımız kalacaktır. Bir salgın hastalık esnasında ise hastalığın ilk belirtisinde evde kalabilirdik ve ek olarak bir an önce test olabilirdik. Bir planlı ekonomide kaynaklarımızı en çok ihtiyaç duyulan yere göre dağıtabilirdik ve salgın hastalık nedeniyle işgücündeki azalmayı dikkate alabilirdik.
SOSYALİZMDE SAĞLIK HİZMETİ
Sosyalizmde tüm sağlık hizmeti doktorlar, hemşireler, sağlık personelleri ve hastalar tarafından demokratik bir biçimde yürütülür. Bu durum zengin kapitalistlerin kararlarına bağlı hastanelerin, ilaç şirketlerinin, cihaz imalat firmalarının ve sigorta şirketlerinin olduğu güncel sistemden oldukça farklıdır. COVID-19 vakasında, sağlık hizmeti para kazanma aracı değil bir insan hakkı olabilirdi. Böylece her bireyin test olabilmesi mümkün olabilirdi ve ekonomik yıkıntılarının korkusu olmadan tedavi olması sağlanabilirdi. Eğer hastaneye yatmak ve karantina gerekiyorsa, bir hasta ya da bir aile hastane faturalarının kendilerini ekonomik olarak yok edip etmeyeceği yerine sağlıkları için en iyi olana odaklanabilirdi.
‘Sağlık Hizmeti’nin de değindiği nokta genişletilmelidir. Bireyin ortalama yaşam koşulları ve sosyal çevresi bireyin sağlığı için kilit bir noktadır. Bu durum sosyalizmdeki sağlık hizmetinin iklim krizi gibi sorunlarla da ilgileneceği anlamına gelmekte. COVID-19 ve iklim krizi arasındaki ilişki henüz kurulmamışken yükselen dünya ısısı gelecekte yeni hastalıklara yol açacaktır. Daha kısa kışlar ve su döngüsündeki değişimler yeni hastalık risklerini arttırmakta.
Kapitalizm epideminin koşullarını yaratmış. Kapitalist ‘çözümler’ yetersizdir ve krizi artırarak daha fazla hastalık ve ölüm anlamına gelmekte. Kapitalizm devam eden koronavirüs salgınının kuluçka makinesidir. Bu sistemde sağlık hizmeti üzücü bir şekilde epidemiyle mücadele etmekte yetersizdir. Koronavirüs sağlığın ve refahın daha sosyal bir analizine geçmemiz gerçeğini vurgulamaktadır. Hepimiz birbirimize, doğaya ve çevreye bağlıyız. Sosyalizm toplumu bu ilişkiler temelinde inşa edecek.
Sosyalizm bir ütopya değil. Sosyalizmde salgın hastalıklar ve epidemiler olacak fakat üretimin işçilerin kontrolü altında düzenlenmiş planlı bir ekonomiye sahip sosyalist toplumda kaynaklar en iyi şekilde dağıtılacak ve yapılması gerekenler insanların yaratıcı ve bilimsel enerjileriyle ortaya konulacak.
Kaynak: Left Voice