Konuk Yazar: Nihat Fırat
Yıl 1995. Bir Turk yük gemisinin kayalıklara çarpması sonucu,kaptanın Turkiyeden yardım istemesiyle birlikte , Yunanistanla Türkiye arasında, tarihe KARDAK krizi diye geçen bir kriz patlak vermişti. Işte o kriz doneminde, havada savaş uçaklarının gosteri yaptığı dönemde, Turkiye ve Yunanistan halkları arasındaki dostluğu vurgulamak ve savaşa hayır demek için küçük bir kasaba olan Kusadası’nda bile 1993 yılında kurulan Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat için Vakıf Kuşadası Şubesi bünyesinde , Samos Kadınlar Birliği ve Samos Komünist partisi üyeleri ile birlikte 1 Eylül Dünya Barış Gününde Sahil meydanında barış güvercinleri uçurup barışı haykırmıştık. MARIA SEVASTAKİ isminde Samoslu bir ressam büyük bir tuval üzerinde bizlerin ve samostan gelenlerin çıblak ayakla dolasmasindan sonra, Türk- Yunan dostluğunu resmetmesi, Limon Ağacı belgeseli, karşılıklı yemek tadımları, Tolga Çandar konseri büyük bir kalabalık tarafından ilgiyle izlenmişti. Polisin bütün engelleme ve baskïlarına rağmen, iki devlet arasında savaş çıkmasına ramak kalmışken böylesi bir etkinliğin gerçekleştirilmiş olması, o yıllarda daha canlı ve etkili bir toplumsal muhalefetin olduğunun göstergesi. Bu başlangıçtan sonra Samos ve Kuşadası belediyeleri arasinda da buna benzer etkinlikler düzenlenmiş, Turk Yunan dostluğu pekiştirilmeye calışılmıştı.
Bugün gelinen noktada, yine Doğu Akdenizde oryata çıkan Türkiye Yunanistan arasındaki kriz ve savaş riski karşısında toplumsal muhalefet ve barış talepleri konusunda yaprak kımıldamıyor. Dünya Barış Günü neredeyse unutulmuş gibi. Ne kendini solda tarif eden siyasi Partiler, ne belediyeler ne de sivil toplum örgütlerinin Barışı savunmaya mecalleri kalmamış gibi. Böylesi bir ricat ve yılgınlığın nedeni Her şeyi yapmaya muktedir olarak değerlendirilen AKP iktidarı mı? 1995 li yıllarinda küçücük bir Vakfın becerdigi bir işi bugün pek çok sol parti ve pek çok sivil toplum örgütü beceremez duruma geldiyse, sorun gerçekten büyük demektir. Ölüm oruçlarında can vererek harekete gecirilemeyecek kadar atıl bir duruş hakim. Başka bir şey yapmalı ama ne yapmalı?… Orda burda duran farklı çevrelerin birlik beraberlik gibi çağırıları da artïk hiç bir şey ifade etmiyor. Birlik ve beraberliği sağlayacak başka bir şey gerekiyor. Ne istediğimizi, nasıl yaşamak istedigimizi, kimlerle birlikte olmak istediğimizi somut bir şekilde tarif etmemiz gerekiyor.
Yaşasın 1 Eylül Dünya Barış Günü…Nihat Fırat