Pandemi ilan edilen salgın döneminde çalışma yaşamını, 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 Sayılı İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kanunu açısından değerlendirmek gerekmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu açısından bu salgın ‘zorlayıcı sebeptir’ ve 6331 sayılı kanunda yer alan hayati tehlike tanımı içine girmektedir.
CORONA VİRÜS(COVİD-19) SALGININA YÖNELİK HUKUKİ, SOSYAL VE EKONOMİK ÖNLEMLER ÇALIŞANDAN, HALKTAN YANA OLMALIDIR
Odamız, ülkemiz ve bütün dünya toplumları için çok ciddi bir tehlike oluşturan ve binlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep olan Corona Virüs (Covid 19) salgınıtüm hayatımızı etkisi altına aldı. Uzmanların salgının yayılma hızının düşürülmesinde önerdiği ve hepimizin bildiği şüphesiz ki iki temel önlem var; sosyal izolasyon ve hijyen. Ancak bu temel önlemler dahi özellikle iş yaşamında yeterince alınabilmiş değildir.Özellikle imalat sektörü büyük oranda faaliyetlerine devam etmekte ve çalışan sağlığı açısından gerekli tedbirleri almaktan uzak birçok işyeri, içerisinde ister istemez ortak temas noktaları ve ortak sosyal alanlar salgınının yayılması riskini arttırmaktadır. Tüm bunların yanında; ücretsiz izin dayatmaları, çalışanların mevcut izin haklarını kullanmaya zorlanması veya işten çıkarma gibi tehditler, tüm çalışanlar ve halkımız açısından ciddi bir endişeyi açığa çıkartmaktadır. Geçtiğimiz günlerde içinde bulunduğumuz sağlık krizine ilişkin açıklanan ekonomi paketinde ise Corona virüs ve sağlık krizinin işverenler için fırsata dönüştürüldüğü, halk sağlığının yeterince gözetilmediği, çalışma yaşamının ise önemsenmediği açıkça görülmüştür.
Bu noktada alınan ya da alınmayan kararların, halkımızın ve halkın bir parçası olarak üyelerimizin mağdur olmasına yol açtığı görülmektedir. Çalışma İlkelerinde ülke, halk, üye ve meslektaş sorunlarının çözümünü öncelikleri arasına alan Odamızın, gerekli olan tüm konularda halkımız ve meslektaşlarımızla dayanışma içerisinde olacağının bir kez daha altını çizerken; salgın krizi nedeniyle başta üyelerimiz olmak üzere tüm çalışanlardan hukuksal düzlemde gelen soruları yanıtlamak ve merkezi yönetimce alınması gereken önlemleri hatırlatmak istiyoruz.
Öncelikle bu salgın dolayısıyla çalışma yaşamını ele alırken, süreci 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 Sayılı İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kanunu açısından değerlendirmek gerekmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu açısından bu salgın nedeniyle işin durması ‘zorlayıcı sebeptir’ ve 6331 sayılı kanunda yer alan hayati tehlike tanımı içine girmektedir.
İşyerinin salgın nedeniyle faaliyetini durdurması ve ücretsiz izne çıkarılma durumunda ne yapabilirim?
Ücretsiz izin ancak çalışanın yazılı onayı ile uygulanabilecek bir uygulamadır.
Bu nedenle onayınız alınmadan bu uygulamaya başvurulmuş ise bu durumda iş akdinizin fesh edildiğini kabul ederek kıdem ve ihbar tazminatınızı talep edebilir veya işe iade davası açabilirsiniz. Eğer işinizden ayrılmak istemiyorsanız, 4857 sayılı Kanun’un 40. maddesinin uygulanmasını talep edebilirsiniz. Buna göre işveren bir hafta süreyle çalışana yarım ücret ödemek zorundadır. Bu süre sonunda çalışan isterse 4857 sayılı İş Yasasının 24/III maddesi uyarınca iş akdini sona erdirebilir ve kıdem tazminatını hak eder, ancak iş akdini kendisi feshettiği için mevcut mevzuat hükümlerine göre ihbar tazminatı alamaz.
Covid-19 semptomlarını taşıdığımı düşündüğüm için tedbir amacıyla işe gidemeyecek olursam ne yapabilirim?
Yukarıdaki sebepten dolayı işe gidemiyorsanız öncelikle hekiminizden sağlık raporu alarak bu dönemi geçirmelisiniz. Bu durumda ilk iki gün için ücret ödenmez ancak raporun üçüncü gününden sonra ise SGK tarafından geçici iş göremezlik ödeneğine hak kazanırsınız. Hasta değilsiniz ama karantina veya ilgili genelgeler gereğince sokağa çıkma yasağı kapsamında olmanız nedeniyle işe gidemiyorsanız, bu durum zorunluluk hali sayılacak ve yukarıda açıklandığı üzere bu durumda işveren bir haftalık ücretinizin yarısını ödemekle yükümlüdür. Sonrasında işveren talebiyle veya işçinin talebiyle ücretsiz izin kuralları uygulanabilir veyahut kıdem tazminatı ödeyerek çalışanın iş akdini feshedebilir.
İşyerimde salgın nedeniyle yeterli önemlerin alınmamasına rağmen faaliyet sürdürülmesi durumunda ne yapabilirim?
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre işveren işyerinde çalışanların sağlık ve güvenliği için her türlü önlemi almakla yükümlüdür. İşyerinde ciddi ve yakın bir tehlike söz konusu ise aşağıda yer alan madde söz konusu olur.
Çalışmaktan kaçınma hakkı
MADDE 13 – (1) Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir. Kurul acilen toplanarak, işveren ise derhâl kararınıverir ve durumu tutanakla tespit eder. Karar, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilir.
(2) Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır.
(3) Çalışanlar ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda birinci fıkradaki usule uymak zorunda olmaksızın işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gider. Çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamaz.
Üyelerimiz aracılığıyla Şubemiz Yönetim Kurulu’na yoğun olarak iletilen hukuki soruları temel başlıklar altında, üyelerimiz ve kamuoyunun bilgisine sunmaya çalıştık. Fakat bilinmelidir ki mevcut mevzuatın küresel çapta yaşanılan virüs salgını karşısında yetersiz olduğu, ek önlemler alınmazsa çalışanların taşıdığı haklı endişenin artacağı tartışılmaz bir gerçektir. Dolayısıyla, çalışma yaşamı için aşağıdaki önlemlerin ivedi olarak alınması gerekmektedir.
Bilindiği üzere salgın ülkemizde de hızlı yayılma aşamasına gelmiştir. Bu nedenle bütün ekonomik yaşamın durdurulması seçeneği gecikmeksizin değerlendirmeye alınmalıdır. Bu değerlendirme süreci çok kısa tutulmalı ve bu arada kamu–özel sektör ayrımı olmaksızın çalışma süreleri günlük en fazla 6 saat olacak şekilde düzenlenmelidir.
Mümkün olan işlerde ve işyerlerinde uzaktan çalışmaya geçilmeli, zorunlu mal ve hizmetlerin üretilmediği ve virüsten korunma koşullarının sağlanamadığı tüm işyerlerinde çalışanlar derhal ücretli izne çıkarılmalıdır.
Zorunlu mal ve hizmetlerin üretildiği veya gerekli önlemlerin alınabildiği faaliyetini sürdüren işyerlerinde çalışan ebeveynlerden birine ve risk grubunda olanlara acil ücretli izin verilmeli; çalışmak durumunda olanların sağlık koşulları için önlemler artırılarak azami düzeye yükseltilmelidir.
Kamu ve özel sektörde bireysel ve toplu işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. İşverenlerin kriz bahanesi ile ücretsiz izin, ücret düşürme vb. uygulamalara başvurması yasaklanmalıdır.
Ekonomideki olumsuz gelişmelere paralel olarak işsizlikte yaşanabilecek artışlara karşı işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları kolaylaştırılmalıdır. İşsizlik sigortası ödeneği alabilmek için son üç yılda 600 gün çalışma koşulu virüsle mücadele döneminde 90 güne indirilmelidir. Salgın sürecinde işsizlik maaşı kesilecek olan çalışmayan yurttaşlara bu maaş verilmeye devam edilmelidir.
Tüm işyerlerinde risk değerlendirmesi ve acil durum planları yenilenmeli, tüm çalışanlara COVİD 19 bilgilendirmesi ve eğitim yapılmalıdır. Yenilenen risk değerlendirmelerinde alınması önerilen ve alınan önlemler tüm çalışanlara duyurulmalıdır.
İşyerlerinin çalışma organizasyonu hijyen kuralları gözetilerek düzenlenmelidir. Kişisel hijyen malzemeleri ve kişisel koruyucu donanımlar çalışanlar ve halka ücretsiz olarak dağıtılmalıdır.
İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimlerinin önerileri göz önünde bulundurularak, işyerlerinde gereken tedbirler alınmalı, sosyal mesafe kavramına dikkat edilmeli, işyeri ortamları sık sık dezenfekte edilmelidir.
İşyerlerine çalışanların dışında girişler tamamen önlenmeli ya da kontrollü olarak yapılmalıdır.
Mutlaka işyerine gidilmesini veya evden çıkılmasını gerektiren durumlara yönelik taşıma araçlarının hijyenik koşulları olup olmadığı yerel yönetimlerce her gün kontrol edilmelidir.
İŞ HAYATINIZDA, YAŞADIĞINIZ/YAŞAYACACAĞINIZ SORUNLAR YA DA SORULARINIZI HUKUK BİRİMİNİN DEĞERLENDİRMESİNİ SAĞLAMAK AMACIYLA [email protected] ADRESİNE BİLDİREBİLİRSİNİZ.
Biz MMO Kocaeli Şubesi olarak, üyelerimizin hukuksal eksende karşılaşacağı tüm sorunlara Hukuk Birimimiz aracılığıyla yanıt üretmeye, evde kalması zorunlu üyelerimizle dayanışmayı büyütmeye tüm çabamızla devam edeceğiz. Aynı zamanda bir kez daha acil uyarımızı yapmayı bir sorumluluk olarak görüyor; duanın, kolonyanın yeterli olmayacağını, küresel krizin aşılması için bilimi esas alan toplumsal dayanışmaya, acil hukuki önlemlere ihtiyacımız olduğunu bir kez daha vurgulayarak, ülkeyi yönetenleri çalışma yaşamı için yukarıda sıraladığımız temel önlemleri hayata geçirmek için somut adımlar atmaya davet ediyoruz.