Kemal Ulusaler…BirGün Gazetesi…25/12/2017
Geçtiğimiz hafta itibariyle 2018 yılı bütçe görüşmeleri Meclisten geçti. Tabii ki içinde halklara yönelik hiçbir olumlu pay yer almayarak…Enerji Bakanlığı bütçesi de benzer bir şekilde bunlar arasında idi. “Milli Enerji” başlıklı Bakanlık sunumuna bir bakalım:
- Çelişkiler;
- “Hem rüzgâr, hem de güneş enerjisinde 10 yıl içerisinde her bir kaynak için sisteme ilave 10’ar bin MW kapasite eklenecektir.” Bilirsiniz halk arasında bir laf vardır “Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur” diye…Biz bu on bin lafını geçtiğimiz on yıl içinde duymuştuk. Gerçek ise hedefin yarısına bile ulaşılamadığı biçimindeydi.
- “Sisteme günlük doğal gaz basma kapasitesi 400 milyon metreküpün üzerine çıkartılarak…” Bu cümlenin hemen ardımdan, “Doğal gazda talep yönetimi mekanizmaları hayata geçirilerek kesintili ve/veya kademeli tarife vb. araçların geliştirilmesi sağlanacaktır.” cümlesi gelmekte. Bu iki cümledeki çelişki bariz; yani kapasiteyi arttıracağım dediğime bakmayın yoğun kullanımın olduğu kış aylarında yine doğalgaz santrallarında kesintiye gideceğim ve elektrik kesintileri kaçınılmaz…
- “Enerji verimliliğini oluşturmak kapsamında, enerji arz güvenliğinin sağlanması, dışa bağımlılık risklerinin azaltılması, çevrenin korunması ve hava kirliliğine karşı mücadelede etkinliğin artırılması sağlanacaktır.” Çok güzel demekte ve sevinmekte acele etmeyin, zira sunumun bir başka cümlesi; “6719 sayılı Kanun ile özel sektör marifetiyle yerli kömüre dayalı elektrik üretim tesisi kurulması ve varlıkların daha hızlı-etkin kullanımının sağlanması amaçlanmaktadır” Ayrıca, İstanbul Fatih Belediyesi 2015 rakamları ile 85 bin aileye 91 bin ton kömür yardımı yaptığı, yine Ankara Belediyesinin bugüne değin 1,5 milyon ton kömür yardımı yaptığı gerçeği ortada iken ve bu dağıtım işleri halen sürerken hangi çevre korumasından söz ediliyor dersiniz?
- “ Tüketicinin, tedarikçiler arasında tercih alternatiflerine sahip olabileceği ve bu alternatiflere sorunsuz erişebileceği süreçleri sağlayacak altyapı oluşturularak, bu süreçler yapılacak düzenlemelerle yakından takip edilecektir.” Burada takipten kasıt ilk bahar aylarında birkaç dağıtım şirketine tedarikçisini değiştirme zorluğu çıkarttıkları için kesilen cezalara yönelik olsa gerek. Yani, gerçekçi bir yaptırım söz konusu değil, yakalarsam ceza keserim, yakalanmadan devam et…
- “Akkuyu ve Sinop Nükleer santrallerinin işletmeye alınması ile birlikte Ülkemizin elektrik enerjisi üretiminin en az %10’unun nükleer santrallerden karşılanması sağlanacaktır.” Dikkat ederseniz bu cümlede verilmiş bir tarih yok.. Tarih veremiyorlar zira ne zaman bitireceklerini kendileri de bilmiyorlar. .. “Nükleer Enerji Kanun Taslağı”nın yasalaşması sağlanarak…” diye devam eden bir başka cümleden de anlaşılacağı üzere ortada kapsamlı bir kanun bile henüz yok.
- Teknoloji ve bağımlılık meselesi…
- “Ülkemizde nükleer alanda mühendislik eğitimi veren bölüm açılması teşvik edilecektir.” Bakanlığın dünyada olup bitenden haberi olmadığı bu cümleden de belli oluyor. Dünya nükleerden kaçarken diğer yandan geleceğin teknolojilerini bugünden şekillendiriyor; enerji depolama/ pil teknolojileri, güneş teknolojileri, yapay zeka, nesnelerin interneti ( verimlilik konusunda çok önemli) , akıllı şebekeler vb… Bunlardan hiçbiri Bakanlığın hedefleri arasında yer almıyor. Yani dünyanın tersi yönde yol alıyoruz. Hayatın her alanında olduğu gibi.
- “Ülkemizin uluslararası elektrik enterkonneksiyon kapasitesi iki katına çıkarılarak, kapasite fazlası elektriğin ihracatı sağlanıp Ülkemiz elektrikte net ihracatçı konumuna getirilecektir.” Aslında bu cümlenin izahı yok. Cümle kendi içinde her şeyi açıklıyor. Hangi elektriği ihraç edeceğiz? Bilindiği gibi elektrik ikincil enerjidir. Yani üretilmesi için birincil bir kaynağa ihtiyaç duyar; doğalgaz, kömür, su, güneş, rüzgar vb..gibi. Şimdi biz net enerji ithalatçısı iken, yani doğalgazı, ithal kömürü, petrolü dışardan alırken nasıl net ihracatçı olacağız, burada getiri ne? Doğalgazı ya da ithal kömürü beşe alacağız %10-20 kayıpla elektrik üreteceğiz, ülkemizi kirleteceğiz, iletim hatları tesis edeceğiz, onların bakımını yapacağız ve sonra elektriği üçe ihraç edeceğiz. Zamanın gençlerinin lafıyla sormazlar mı; “ Abi bu neyin kafası? “ diye…
- Bu rakamlar neyi gösteriyor?
- “12 milyar TL’si elektrik iletim altyapısında, 18 milyar TL’si elektrik dağıtım altyapısında olmak üzere dördüncü uygulama döneminde toplam 30 milyar TL yatırım yapılması sağlanacaktır.” Bütçe sunumunda yer alan bu rakamlar neyi anlatıyor? 18 milyar TL. elektrik dağıtım altyapısına yatırım… Hani dağıtım altyapısını dağıtım şirketleri yapacaklardı? Aslında yapıyorlar. EPDK Kasım-2015’te, kur artışı nedeniyle “zor günler” geçirdiklerini söyleyen dağıtım şirketleri için “tarife dönemi ve itfa “ konularına açıklık getirdi. İtfa ticaret dilinde rehinden kurtarma, kefaret, geri satın alma şeklinde karşılığını bulur. Yani dağıtım şirketleri 5 yıl içinde yaptıkları yatırımlar 10 yıl içinde faturalara yansıtarak alacaklar. Dağıtım şirketleri yaptıkları yatırımın yarısından fazlasını teşvik kapsamında zaten geri alıyor. Ayrıca bize kestikleri faturaların içinde de bu kalem bulunmakta.
- 2018 Bakanlık bütçesinde bir önceki yıla ait “borç verme harcamaları” kalemlerinin toplamı mal ve hizmet alımları, personel harcamalarından sonra üçüncü sırada yer alıyor. 2018 bütçesinde ise bu kalem cari transferlerle birlikte ikinci sıraya tırmanıyor. 2018 bütçesinde cari transferler ve borç verme harcamaları 262,2 milyar ile yatırımlar ve personel harcamalarının ( 193,9 milyar) toplamından fazla. Transfer ve borç verme harcamaları, kamunun bir mal ya da hizmet alımı olmazken yaptığı harcamalardır. Bir başka deyişle mal ve hizmet üretimine katkısı olmayan kişi ya da kuruluşlara devlet bütçesinden yapılan ödemelerdir. Bu ödemeler nerelere yapıldı ve yapılması öngörülüyor?
- Rakamlarla oynamak kolaydır. Kandırıldığınız biçimde kandıracağınızı sanırsınız, ama aldanırsınız. Yılın üçüncü dönem büyümesi % 11 olarak açıklandı değil mi? Ne şişinmeler ne böbürlenmeler…Peki gerçek büyüme ne? Bir önceki yılın aynı döneminde %0,8 küçülme yaşamışsınız. Baz hesaba göre gerçek büyümeniz %4,9 olur. Ama halk ne bilecek at gitsin…Aynı mantık 2018 bütçesinde de yer alıyor. Doğal çünkü kafa aynı kafa. 2002 ile 2017 asgari ücret ve elektrik fiyatları karşılaştırılıyor ve olumlu rakamlar sunuluyor. Oysa, örneğin aynı asgari ücretlinin ulaşım harcamalarına hiç değinilmiyor. Asgari ücretli bugün 2002’ye göre 35 TL daha az elektrik faturası öderken ulaşımda 2002’ye göre 150 TL fazla ödemede bulunuyor. Çok mu önemli at gitsin halk nasılsa anlamıyor…
ÖYLE Mİ?