Home / KONUK YAZAR / MERKEZİ YÖNETİM, YETKİ GENİŞLİĞİ ve YÖNETİMİN SIRADANLAŞMASI

MERKEZİ YÖNETİM, YETKİ GENİŞLİĞİ ve YÖNETİMİN SIRADANLAŞMASI

Konuk Yazar Ali Ekber Pekşen        12.08.2021

Türkiye Cumhuriyeti üniter bir devlettir ve merkezi yönetim esastır. Kabul göreceği üzere, merkezi devlet yönetimi; uzun sayılacak bir süreç sonucu gerçekleşmiştir. Merkezi yönetimlerin kurulması ile devlet yapısının güçlendiği yönünde kanaat hakimdir.

Güçlü devlet yapısının oluşması, merkezden yönetimin her alanda mutlak başarılı olacağı anlamına gelmemektedir. Tarihsel süreçte, özellikle yerel bir kısım ihtiyaçların görülmesi konusunda; merkezi yönetim zaafiyeti ortaya çıkmış, bu zaafiyet, günlük hayatta aksamalara neden olmuştur. Çok kısa zamanda ve çok az maliyetle çözülebilecek sorunlar, merkezi yönetim zaafiyeti nedeniyle kalıcı sorunlara dönüşmeye başlamış ve kangrenleşmiştir.

Kamu hizmetlerinin aksamaması, sorunların kalıcı olmadan çözülmesi, sorunsallığın aşılması amacıyla; yerel bazı ihtiyaçların görülmesi için, merkezi yetkinin taşrada uygulanması amacıyla çareler aranmaya ve yasal alt yapı oluşturulmaya başlanmıştır.

Kamu hizmetlerinin, ülkenin hemen her bölgesinde, merkezi yönetim tarafından belli bir nizam içinde ve ayrımcılığa yol açmadan sunulması esastır. Hizmet bütünlüğü esasına uygun şekilde yerine getirilmeyen kamu hizmetleri nedeniyle, yönetim zaafiyeti yaşanır. Kamu adına görev yapan yönetim örgütüne, güven sarsılır.

Oysa, hizmette ve yönetimde (özellikle devlet hizmetinde) devamlılık esastır. Bu devamlılığın sağlanması için, hukuka uygun ve adaletli bir hayat için; güven duygusu zedelenmemeli, yönetim zaafiyetine yol açacak kargaşaya meydan verilmemelidir.

Merkezi yönetim adına taşrada kamu hizmetlerinin yürütülmesiyle ilgili en önemli konulardan birisi, yetkilendirilme ve yetki karmaşasına yol açmayacak düzenlemeler yapılmasıdır. Yetkilerin kullanılmasıyla ortaya çakacak durumlarla ilgili üstlenilecek sorumluluk bakımından da bu düzenlemeler önemli ve gereklidir.

Hizmet bütünlüğünün sağlanması, kamu hizmetlerinin aksamadan yürütülmesi, uygulamalar sırasında ortaya çıkabilecek sorunların çözülebilmesi için, ülkemiz merkezi devlet örgütü; taşra yönetimini valilik modeliyle düzenlemiş ve mülki idare sistemi oluşturmuştur.

T.C. Anayasası md 126.– Türkiye, merkezî idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli bölümlere ayrılır.

İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. Hükmüyle, illerin idare şeklini belirlemiş.

5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’yla;
Md 3 – İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. İfadesiyle kanuni düzenleme yapılmış.

Madde 9 – Vali, ilde Cumhurbaşkanının temsilcisi ve idari yürütme vasıtasıdır. Hükmüyle, devleti ve idareyi temsil görevi valilere verilmiş.

Madde 9 – Bent İ) Vali, Devlet, il, belediye, köy ve diğer kamu tüzel kişiliklerine ait genel ve özel mülklerin yangın ve benzeri tehlikelere karşı korunmasını, iyi halde tutulmasını, değerlenmesini ve iyi halde idaresini sağlayacak tedbirlerin uygulanmasını ilgililerden ister ve denetler. Görevlerinden birinin de, bu maddede yazılanlar olduğu belirtilmiş.

Madde 11 – Bent I) (Ek: 27/3/2015-6638/15 md.) (H) fıkrası ile valiye verilmiş olan yetkiler, ilçede kaymakam tarafından da kullanılabilir. Hükmü de, ilçelerde kaymakamları sorumlu kılmış.

Yöneticiler; mevzuatla kendilerine verilen görevleri yapmakla, mevzuatla tanımlanan yetkileri kullanmakla mükelleftir. Görev ve yetkilerin kullanılmasının sonucu sorumlulukları da üstlenmek durumundadır. Yönetici liyakatla bulunduğu mevkiye atanmışsa, görev ve yetkilerini kullanmada tereddüt etmez, şeffaf bir yönetim sergiler ve sorumluluktan kaçmaz. Liyakatın yerini, sadakat alırsa, “talimatla” işi idare etme başlar. Hele hele “talimatlar”, aynı merkezden gerçekleşecek şekilde normalleşmeye başlamışsa, otoriteye tabii bir anlayış egemen olur ve yönetsel zaaf ortaya çıkar. Mülki amirlerin; sorumluktan kaçınmaları, “talimatla” iş yapma yolunu seçmeleri, yönetimin sıradanlaşmasıdır.

Son haftalarda yaşadığımız yangın felaketi nedeniyle yürütülen faaliyetler ve halkın dertlerine çözüm amaçlı çalışmalarla ilgili, vali ve kaymakamların kamuoyunu bilgilendirme konusunda ortalarda görünmemeleri manidar bir durumdur.

Ali Ekber Pekşen
Bodrum

 

Check Also

YÜZ YILLIK APARTHEİD ve TEMEL EĞİTİME ETKİLERİ

“Yüzyıllık Apartheid”, Taner AKÇAM’ın Temmuz 2023’te ilk baskısı yapılan ve “1918-1923 Türkiye’si: Bağımsızlık ve Apartheid …